Thor Nilsen’i anarken; Dünya Kürek tarihinde devrim yaratan öncü antrenörler.. Yazan : Recep Selim Akıcı Geçtiğimiz günlerde uluslararası alanda büyük saygı gören, Kürek Dünyasında ismini GLOBAL COACH...
Almanya’daki yedinci senemdi. Galatasaraylı Kürekçileri 1987 yılında Schweinfurt’a yarışlara davet etmiştim. Bu yarışlar son yıllarda Alman bayan ve hafif kilo milli takımlarının son seçme yarışı olarak çok önem kazanmıştı, ayrıca o sene ilk olarak uluslararası bir organizasyon olmuşlardı. Benim Frankfurt’a transfer olmamda başrolü oynayan Volker Nolte o sene Alman Kadın Milli Takımının antrenörüydü. Ben de Galatasaray ekiplerinin çoğunun genç ve hafif kilo olması sebebiyle orayı seçmiştim. Önemli bir tecrübe olacaktı. Ağır tekneler de yarışacaktı ama çok kuvvetli bir rakipleri yoktu.
Yarışlar normal seyrinde
giderken Yüksel’in hamla çektiği iki çifte ekibimiz (Yüksel Taşcı-Ersin
Özgören) ilk günkü yarışlarda çok az farkla geçilerek ertesi gün çekilecek olan
final gurubuna kalma şansını kaybetmişti fakat Alman ekiplerini tanıdığım için
o iki çifte ekiplerinden birinin ertesi gün dört çiftede yarışacağını
biliyordum. İki yarışta birden final çekmeleri mümkün değildi. Akşam geç vakte
kadar o iki çiftenin yarıştan çekilmesini bekledim. Maksadım bir sonraki en iyi
dereceyi yapan Yüksel’in ekibini boşalan kulvara aldırıp finalde yarıştırmaktı.
İşin enteresanı aynı sporcuların isimleri dört çifte yarışında da görülüyordu
ki arka arkaya olan bu yarışlardan birinden çekilecekleri kesindi. Bir numara
dönüyordu.
Sabah erkenden
yarış yerine gittim ve listeleri tekrar kontrol ettim. Değişen bir şey yoktu.
Yarış komitesiyle konuşmak üzere içeri girdim. Toplantı halindeydiler. Biraz
kabaca ne istediğimi sordular. Durumu anlattım. Komiteden bir bayan ters bir
şekilde o ekibin iki çifteden çekildiğini ama bunun beni ilgilendirmediğini
söyledi. Ben de kendisine aşağılayıcı bir Almancayla, tekneleriyle birlikte üç
bin kilometre yol kat edip buraya yarışmaya gelmiş otuz kişilik bir misafir
ekibin idarecisiyle daha terbiyeli konuşması gerektiğini söyledim.
İçeride uzun ve
tatsız bir sessizlik oldu. O zamana kadar yarış yerlerinde hep gördüğüm ama henüz
tanışmadığım uzun boylu iri yapılı, siyah sakallı eski bir kürekçi olduğu her
halinden belli olan bir hakem yardım etmek istermiş gibi ortaya atıldı ve
problemimin ne olduğunu sordu. Hala sanki ilk anlattığımda anlamamış gibi
davranıyorlardı. Bu taktiği bana yutturamazlardı. “İyi polis kötü polis”i
oynuyorlardı. Sakin bir şekilde durumu tekrar açıkladım. Yarış talimatlarına
göre eğer final gurubundan bir tekne çıkacaksa boşalan parkura en iyi dereceyi
çeken diğer teknenin alınması gerektiğini ve bu teknenin de bizimki olduğunu
belirttim. Bunu değişikliği dün akşam açıklamamakla benim ekibimi bu günkü
finale hazırlama şansımı da kaybetmeme sebep oldukları için suçlu olduklarını
bunu her yere duyuracağımı kesin bir ifadeyle anlattım. Bu tehdit çalıştı. Kadın
oturduğu yerde küçüldü, araya giren o uzun boylu, sakallı adam işi anında
halletti ve bizimkileri final yarışına aldılar.
Derhal takımın olduğu yere geldim. Durumu anlattım. Onlar
için de sürpriz oldu. Yarış ilk metresinden son metresine kadar muazzam bir
çekişmeyle geçti. Çekişen tekneler Yükselin teknesiyle Alman Milli Takımın en
kuvvetli adayı olan tekneydi. Yarışın ortalarını uzaktan görmeye çalışırken
Volker koşarak yanıma geldi, acele finiş noktasına gitmemi ve foto finiş
istememi söyledi, “yoksa Milli Takım teknesine özel muamele yapabilirler” deyip
göz kırptı. Mesajı almıştım. Koşarak finiş noktasına gittim. Daha ağzımı açıp
foto finiş diyemeden sabah yardımcı olan o uzun boylu, sakallı hakem bana
eliyle işaret edip “tamam ben ayarladım” dedi. Gerçekten de yarış fotofinişle
bitti. Çok az bir farkla geçildik. Birinci gelen teknenin antrenörü ve
idarecileri o kadar sevindiler ki gören sanki dünya şampiyonu olduklarını
sanırdı. Sonradan anladık ki bizimkilerin dün çektikleri kürekten etkilenmişler
ve korkmuşlar. Bizimkiler ilk gün parkurun acemisi oldukları için hak ettikleri
başarıyı yakalayamamışlardı. Almanlar da tam Milli Takım seçmesinde
yarışçılarının moralini bozacak kadar kuvvetli bir takımla yarışmaktan
çekinmişlerdi. İçimden “keşke Yüksel’e Alman’ların kibirli duruşlarına
aldanmamak gerektiğini, asıl onların bizden korktuklarını anlatabilseydim” diye
üzülmüştüm.
Bizimkiler
yarıştan sonra biraz kendilerine geldiklerinde “yarışın başında bunlardan
çekinmeseydik rahat birinci olurduk. Her an bir atak yapıp bizi geçecekler
korkusuyla kendimizi saklayarak finişe geldik. Orada da tempoyu yeteri kadar
yükseltemedik, geçemedik” demişlerdi. Ah Yüksel ah. Bir altın madalya fırsatını
kaçırmıştık. Ama işte o kompleksi yenebilmek için senelerce dışarıda yarışmak
ve iyi antrenörlerle, idarecilerle, sağlık ekibiyle yarış dışında da mental
olarak iyi hazırlanmak gerekiyordu.
Yarıştan hemen
sonra bizi ilk tebrike gelen Alman Kürek Federasyonu Bayern bölgesi başkanı,
Türk dostu bir beyefendi olan Herr Prof. Ullbrich oldu. Kendisi aynı zamanda
Regensburger Kürek Kulübünün de başkanıydı ve gelecek sene Regensburgta kamp
yapmamız için bütün takımı davet etti.
Schweinfurt
yarışlarında bana yardımcı olan o uzun boylu hakemle yarışlardan sonra bir
kahve içme ve tanışma fırsatı buldum. Almanya’nın en büyük rulman fabrikası
olan FAG’ın sahibi olan ailenin oğluymuş. Fabrikalarında binlerce Türk işçi
çalıştığı için bizleri iyi tanırmış. Tatillerinde hep Datça’ya gidermiş.
“Türklere karşı kalbimde hep ayrı bir yer vardır” demişti. Ben toplantı
salonuna girip de o terbiyesi kıt kadınla konuşuncaya kadar böyle bir durum
olduğunu bilmediğini itiraf etti. Bu terbiyesizce tutumundan dolayı kadını
komiteden ihraç etmişler. Benden konuyu federasyona taşımamamı rica etti. Şehir
olarak bu yarışların uluslararası kapsamına alınabilmesi için Belediye
Başkanıyla birlikte çok çaba sarf ettiklerini, böyle utanç verici bir olayla bu
hakkı kaybetmek istemediklerini söyledi. Kabul ettim. Daha sonraki yıllarda
defalarca yarış yerlerinde karşılaştık, bilgi alışverişi yaptık. Artık Bayern
bölgesinde bir dostum vardı. Almanların hepsi de kötü değildi galiba. Belki de
biz hep burnu büyüklere çattık…
Thor Nilsen’i anarken; Dünya Kürek tarihinde devrim yaratan öncü antrenörler.. Yazan : Recep Selim Akıcı Geçtiğimiz günlerde uluslararası alanda büyük saygı gören, Kürek Dünyasında ismini GLOBAL COACH...
2000 SİDNEY’İN DEV ADAMI ROB WADDEL Olimpiyat Tarihi açısından Sidney’de birçok “ilk” yaşandı. Kürek Branşında 14 kategoride yapılan yarışlara 51 ülkeden 184’ü kadın olmak üzere toplam 547 kürekçi kat...
Türk Kürek Camiasının Duayenlerinden Emin Gezgöç Hocanın vefatının üstünden 24 yıl geçmiş. Bir kaç gün önce Sosyal Medyadaki arkadaşlardan onun hakkında hatırladıkları kısa anektodları yazmalarını ist...
Kürek yarışlarının en kalabalık ve en hızlısı olan Sekiz Tek teknesi, doğal olarak en büyük seyirci kitlelerini toplayan ve sonucu belirlenemeyen, son metrelere, son küreklere kadar heyecan içinde aya...
Dünyayı etkileyen Covid 19 salgını nedeniyle 2021 yılına ertelenen 2020 Tokyo Olimpiyatının başlamasına az bir süre kaldığında sizlerle Tokyo şehinin bundan elli yedi yıl önce 1964'te gerçekleştirdiği...
OLİMPİK STANDARTLARA ERİŞEBİLMEK Son günlerde amatör sporlarda Olimpiyat kota elemelerinde başarılı olan sporcularımız ile gururlanıyoruz. Yakın zamana kadar bazı branşlarda Türkiye Rekoru kırmasına r...