2016 KÜREK DÜNYA ŞAMPİYONASININ ARDINDAN

BU SENE DE BİR ADIM İLERİ GİDEMEDİK…



Türkiye açısından 2016 Dünya Şampiyonası beklenenin altında sonuçlandı. Bütün yarışlarda birkaç basamak daha yukarıda olmayı bekliyorduk.

Artık eski günlerdeki gibi teknemiz yok, antrenörümüz yok, paramız yok, kamp yapamadık gibi bahanelerimiz kalmadı. Yukarıda bu şampiyonada yarışan her teknenin bilgisi arasında isimlerini yazdığım antrenörler bizzat aktif kürekçilikten gelerek hoca olmuş, eğitim almış, defalarca yurt dışında ekip yarıştırmış tecrübeli kişilerdir. Bir ay önce olimpiyatlara giden ekibin başında da Türkiye’nin tek 5. Kademe antrenör lisansına sahip, uluslararası arenada akademik yeri olan Recep Akıcı hoca vardı. Onların kürek bilgisine ve tecrübesine ben kefil olurum ama görüldüğü gibi bazı şeyler yolunda gitmiyor.

Kürekte ileri olan ülkelerle aramızdaki fark nedir derseniz çok açık olarak birinci derecede önceliği olan bir gözlemim var: Ülkemizde kürek sporunun asıl yükünü kulüpler ve sporcu aileleri taşıyor. 1980-95 arasında on beş sene Almanya’da yaşadım, kürek antrenörlüğü yaptım, ailelerin ve kulüplerin bu kadar zorlandığını görmedim. Orada devletin, federasyonun, yerel idarelerin desteği o kadar büyük ki, kürek çekmek bütün ailenin zevkle katıldığı bir sosyal olay olarak yaşanırken ülkemizde tam tersi olarak çocuğun spor yapması, maddi – manevi yüklenilmesi gereken ekstra problemler dizisi halini alıyor. Bugün gençler eğitimlerinden vakit ayırıp kürek sporu ile ilgilenebiliyorsa arkasında şahsi fedakarlıkların çok büyük rolü bulunmaktadır. Almanya’da düzenlenen en basit bölgesel yarış bile binlerce sporseverin ziyaret ettiği bir karnaval havasında oluyor. Medya da bu karnavalda yer alıyor. Bunu keşke ülkemizde de yaşayabilsek.

Pekiyi bu kadar fedakarlık ile nereye kadar gidebiliriz? Geçmiş yıllarda da U23, U19 ve Hafif Kilolarda alınmış birçok başarılı sonuç var ama süreklilik sağlayıp o sporcuları bir üst basamağa çıkartamıyoruz. Örneğin U23’te 2004 yılında Poznan’da Hafif Kilo İki Tek Dümencisiz ekibimiz Altın Madalya kazanmıştı. O yıl geçtiğimiz rakip ülkelerin sporcuları kariyerlerini yükselerek devam ettirdiler, biz çocuklarımızı yükseltemiyoruz. Bunda dolayı da on iki sene sonra bu gün aynı tekne sınıfında gençlerimiz bronz kazandı diye çok sevinemiyoruz.   

Bu yıl tarihimizde ilk kez kotayı saliselerle aşarak olimpiyatlara bir tekne gönderdik. 2004 olimpiyatı seçmelerinde de fotofinişle aynı şansı elimizden kaçırmıştık. O gün ne kadar üzüldüysek bu sene o kadar sevindik ama abartmayalım, bir teknede olimpiyata katıldık diye milli bayram ilan etmeyelim. Neden aynı anda birkaç teknede birden barajı aşamadığımızı bir düşünelim.

Sporcularımız senenin büyük bir kısmını kamplarda geçiriyor, tekne eksikleri yok, amatörlük sınırlarını aşmış durumdalar, antrenörler yıllardır uluslararası parkurları dolaşıyorlar, konuştuğumuz zaman tanımadıkları, bilmedikleri yok, o zaman eksik olan nedir. Mutlaka bir düşündükleri vardır, olimpik altınları hayal ediyorlardır, pekiyi onlara soralım bakalım, hangi problemleri yaşıyorlar, çözümleri nedir? 

Almanya gibi olalım, 41 yarışın kırk birine de katılıp hepsinde final çekelim demiyorum ama bu günkü cılız durum beni tatmin etmiyor. Sene içinde katıldığımız B sınıf uluslararası yarışlarda kazanılan madalyaları küçümsemiyorum, tecrübe kazanmak için onlar da gerekli ama artık daha büyük başarılara göz dikmenin zamanı geldi. Bunun için de Amerika’yı tekrar keşfetmek gerekmiyor, önümüzde bizim gibi olan ve inanılmaz büyük adımlar atan ülkeler var, nasıl yaptıkları da bir sır değil, hepimiz biliyoruz. Bize oranla çok daha düşük bütçelerle podyuma ekiplerini çıkartan ülkeler var. Biz tarihimizin en yüksek bütçesiyle neden en az onlar kadar başarılı olamıyoruz?

Başarıda sürekliliği ve hep daha yükseği planlayabilmek için kısa-orta ve uzun vadeli rasyonel planlar yapılmalıdır. Akil kişilerin bir araya gelerek sonbaharda yapılacak olan federasyon seçimlerinde göreve gelecek olan yeni başkan ve ekibine yol göstermesi gerekiyor.

Ama her şeyden önce “LÜTFEN ARTIK BİR KÜREK YARIŞ PARKURUMUZ OLSUN”.

Bu tek satırlık dilek dahi kürek sporunun Türkiye’de aslında daha alfabenin hangi harfinde olduğunu çok iyi ifade ediyor sanırım…

Celal Gürsoy

08.09.2016

 

Diğer ANILAR-YORUMLAR

Image

Thor Nilsen’i anarken; Dünya Kürek tarihinde devrim yaratan öncü antrenörler..

Thor Nilsen’i anarken; Dünya Kürek tarihinde devrim yaratan öncü antrenörler.. Yazan : Recep Selim Akıcı Geçtiğimiz günlerde uluslararası alanda büyük saygı gören, Kürek Dünyasında ismini GLOBAL COACH...

Image

2000 SİDNEY’İN DEV ADAMI ROB WADDEL

2000 SİDNEY’İN DEV ADAMI ROB WADDEL Olimpiyat Tarihi açısından Sidney’de birçok “ilk” yaşandı. Kürek Branşında 14 kategoride yapılan yarışlara 51 ülkeden 184’ü kadın olmak üzere toplam 547 kürekçi kat...


Image

EMİN GEZGÖÇ HOCAYI ANARKEN

Türk Kürek Camiasının Duayenlerinden Emin Gezgöç Hocanın vefatının üstünden 24 yıl geçmiş. Bir kaç gün önce Sosyal Medyadaki arkadaşlardan onun hakkında hatırladıkları kısa anektodları yazmalarını ist...


Image

HAK EDİLEN BİR ALTIN MADALYA

Kürek yarışlarının en kalabalık ve en hızlısı olan Sekiz Tek teknesi, doğal olarak en büyük seyirci kitlelerini toplayan ve sonucu belirlenemeyen, son metrelere, son küreklere kadar heyecan içinde aya...


Image

2020 TOKYO YAKLAŞIRKEN

Dünyayı etkileyen Covid 19 salgını nedeniyle 2021 yılına ertelenen 2020 Tokyo Olimpiyatının başlamasına az bir süre kaldığında sizlerle Tokyo şehinin bundan elli yedi yıl önce 1964'te gerçekleştirdiği...


Image

OLİMPİK STANDARTLARA ERİŞEBİLMEK

OLİMPİK STANDARTLARA ERİŞEBİLMEK Son günlerde amatör sporlarda Olimpiyat kota elemelerinde başarılı olan sporcularımız ile gururlanıyoruz. Yakın zamana kadar bazı branşlarda Türkiye Rekoru kırmasına r...